İki Kere Yabancı
20. yüzyıl çoğunlukla “sınır dışı etmelerin yüzyılı” olarak anılmaktadır. Birinci Dünya Savaşından sonra çok uluslu Avrupa İmparatorluklarının çöküşü ve dağılması, yüzyılın ikinci yarısında sömürgelerin bağımsız devletlerini kurması ve son olarak, yüzyılın son on yılında komünist devletlerin dağılması, ulus inşasının daima şiddet içeren bir süreç olduğunu ortaya koymuştur. Dünyanın her yerinde milyonlarca insan vatanını terk etmek zorunda kalmış, çoğu asla geri dönmemiştir. İnsanların mübadele edilmesinin insani maliyeti hesap edilemeyecek kadar büyüktür. Bütün bunlar dönemin tanıklarının hikayelerine yansımaktadır. Bu hikayeler –Yunanistan, Türkiye, Almanya, Polonya, Hindistan, Pakistan veya Kıbrıs neresi olursa olsun– kayıp memleketler ve birbirinden ayrılmış halklar, yani “İki Kere Yabancı” olma durumuna dair ortak bir insanlık tecrübesi sergiler.
Comments have been disabled on this site